-Anne olduktan sonra en zoru ''Kimseye eyvallahım yok'' diyememek eskisi gibi. Yardıma şiddetle ihtiyaç duymak ve yardım edenlerin bazen çok saçma olabilen yorumlarına , nasihatlerine, hikayelerine maruz kalmak.
-Bitmek tükenmek bilmeyen , çoğunlukla iyi niyetle sorulmuş olsa da kötü hissettiren sorulara cevap vermek hatta makul bir açıklama bulmak zorunda olmak.Örneğin:
--neden bu kadar zayıf?
--süte alışmadı mı / süt sevmeyen çocuk olur mu?
--çalıştığın için mi sana bu kadar düşkün?
--uykusu hep böyle az mı?
--biraz huysuz galiba..
Bir de bu soruların kötü niyetle sorulmuş olanları var ki tam bir ölür müsün öldürür müsün hissiyatı yaşatır insana; örneğin:
--siz bu çocuğa bakamıyor musunuz acaba??
-İçime atmak /susmak zorunda olmak / içimden geçeni söyleyememek.. Şişiyorum sanki, patlayacak gibi oluyorum. Sindirilmiş, bastırılmış hissediyorum.
-Çocukta yolunda gitmeyen bişey varsa; zayıfsa veya uyumuyorsa veya hareketli / huysuz ise hep annesinin bişeyleri eksik yaptığı imalarına katlanmak.
Annelik galiba rekabetin tavan yaptığı , mücadelenin en amansız olduğu alanlardan biri. Yarışın sonu yok üstelik. Bebekken boyu ,kilosu , ek gıdası, uykusu, tuvalet eğitimi, kreş adaptasyonu,biraz büyüyünce okuldaki başarıları derken kariyer planlaması..Uzar gider bu liste ,elden gelen bişey yok ; heveslisine iyi yarışmalar dileyelim kendimize de bol bol sabır.Etiketler: Annelik, Depresyon Yazıları