Gone Girl- Kayıp Kız, Film Yorumu

GONE GIRL- KAYIP KIZ


NY Times çok satanlarından Gillian Flynn'in aynı isimli kitabından uyarlanan filmi dün akşam izledim. Spoiler uyarısı yapacağım, rahatça okuyun efendim. ''Bu aralar film işlerine sardırdın '' dediğinizi de duyar gibiyim. ''Denk geldi'' diyeyim kısaca.

Film gerilim filmi olarak lanse edilmiş. Ejderha Dövmeli Kız serisinin yönetmeni David Fincher'in tarzı kendini gösteriyor, karanlık, loş, soğuk bir hava var film boyunca. Taşrada kocaman bir evleri var çiftin, o bile gri-beyaz hakimiyetinde, kırmızı,yeşil, mavi tek bir aksesuar göremedim. İlk yarım saat belki daha uzun süre oldukça yavaş ilerliyor. Devam etmeyi başarırsanız birden ters köşeye yatırıyor film sizi. Aksiyonun değil ama gerilimin dozu tırmanıyor, ''Ne olacak şimdi, eyvah, eyvah'' , ''Kaç ordan kaç, çabuk'' nidaları eşiliğinde geçiyor son bir saat.


GONE GIRL- KAYIP KIZ

Senaryoda sıkıntılar var. Mantık hataları var. Örneğin her yeri kameralarla dolu evde polisi kandırabilecek kadar ustalıkla cinayet işlenebiliyor türlü numaralarla. O kameraları seyreden herhangi bir insan bile anlar neler döndüğünü.  Final beni hiç tatmin etmedi. Böyle bitmemeliydi bu film.

----------------İZLEME HEVESİNİZİ KAÇIRMAYACAK ŞEKİLDE SPOİLER--------------

Esas kız Amy tam bir aristokrat. O uyuz anası ile babası iyi ki başka çocuk yapmamış. Kızcağızın çocukluğunu mahvetmişler. Zaten film boyunca kızlarından ''Brilliant'' sıfatıyla bahsediyorlar. Harika kız Amy görünürde mükemmel bir yaşama sahip. Varlıklı, kalbur üstü sınıftan bir kadın. Dümdüz ipek gibi ,sapsarı saçları, sıfır beden vücudu, her türlü sosyetik zımbırtıya hakim konuşması ile pek göz alıcı duruyor. Lakin kızımız çocukluğunun çalınmış olmasından mı ruhunda bulunan hastalıktan mı bilinmez derin sorunlara sahip.

Nişantaşı tikisi Amy ile Anadolu delikanlısı ayarındaki Nick karşılaşıyor .Oğlumuz bu ''cool'' kızı etkilemek için bütün ruhunu ortaya koyuyor ve narsist sıfatının kanlı canlı hali olan kızı öyle bir çarpıyor ki bu ikisi görüp göreceğimiz en tatlı ve tutkulu çifti oluşturuyorlar. Pembe panjurlu evlerinde musmutlu yaşarken işini kaybediyor oğlan ve problemler başlıyor. Cila yavaş yavaş dökülüyor. Sabahın alaca karanlığında uçuşan şeker bulutlarını kızın dudaklarına konduran romantik adam, günde 12 saat pijama ile playstation oynayan bir ''loser'' a dönüşüyor.

Derken çift oğlanın memleketine taşınıyor ve kız taşrada yaşayan  ,arkadaşı olmayan dırdırcı bir kadın oluyor.

5. evlilik yıldönümü sabahı Amy ortadan kayboluyor. Polisin bütün araştırmaları kocayı işaret ediyor. Adamda da bir gariplik var zaten. Karısının kan grubunu, en yakın arkadaşını, bütün gün evde ne yaptığını bilmiyor, Soğuk, garip bir duruşu var.

Tabi kazın ayağı öyle değil. Amy psikopatın kralı çıkıyor. Şeytanın aklına gelmeyecek bir plan yapıyor.

GONE GIRL- KAYIP KIZ

GONE GIRL- KAYIP KIZ

Film epey ses getirmiş. İMDB notu sekiz nokta üç. 67 milyon dolar bütçe ile çekilmiş, 370 milyon dolar gişe yapmış. Bu başarının nedeni bence günümüz insanının en temel sorunlarına değiniyor olması. Örnek mi ? Buyrun:

-Güneş gibi parlayan, pek özendiğimiz hayatların aslında tamamen yalana ve gösterişe dayanması yine de herkesin kendini olduğundan daha havalı göstermek için uğraşması

-Medyanın elinde maymuna dönmenin an meselesi olması. Bir günde aziz mertebesine yükseltilip ertesi gün idama mahkum edilebileceğimiz gerçeği

- Sosyal mecralarda pek değinilmemiş ancak  film, Amy'nin başarı odaklı  anne-babası üzerinden ebeveynlikle ilgili düşündürüyor bolca . ''Çok başarılı, terbiyeli, akıllı, zeki çocuğum var benim çünkü ben ona bir proje gibi yıllarca emek verdim. Ana rahmine düşeceği gün gökteki yıldızların konumuna kadar hesaplattım, filanca burç olmasın diye doktorla pazarlık yaptım, organik besledim, kinoa tohumu ve yaban mersini dışında atıştırmalık vermedim, drama-ingilizce-almanca-fransızca-tiyatro-baleye 3 yaşında başlattım. Daha ne olacağıdı? '' zihniyetindeki takıntılı ebeveyn olgusunun prototipi olan yaşlı çiftte asıl kabahat.

-Evlilikle ilgili olarak söylenenler çok beğenilmiş. Adam diyor ki ''Birbirimizi çok sevdik ama sonra da kırdık, üzdük, değiştirmeye çalıştık. Olmuyor bu iş''.  Kadın da diyor ki ''Buna evlilik deniyor''. Bir de Amy'nin uzunca bir iç konuşması var, ''Erkekler havalı kızları elde etmek için her şeyi yapar. Kız da adamın sevdiği şeyi seviyormuş gibi davranır. Erkekle maç izler, soğuk pizza yer, bira içer. Ta ki adam daha genç, daha yeni, daha havalı bir kız bulana kadar. ''

İlişkiler daima konuşulacak, tartışılacak insanlık var oldukça. Toplum denen zehri içselleştirmemeli insan. İstemediği bir şeye evet derken ruhunu vermemeli, kendinden vazgeçmemeli. Karışık mevzular..

Amy'nin günlüklerinden okuduğu kısımları çok beğendim ben. İnsan ruhuna dair çok güzel cümleler vardı.

İzleseniz iyi olur, izlemeseniz bir şey kaybetmezsiniz diyorum ben. Seçim sizin.

Etiketler: