Günler Uzun Ama Yıllar Kısadır

Günler Uzun Ama Yıllar Kısadır
resim şuradan

Eh be Salih Seçkin Sevinç, kitabını okudum, tıkandım, öylece kalakaldım. Bir haftadır yazı yazamıyorum. Hayatımı sorguluyorum. Ne yapmak istiyorum ? Ne amaçla blog yazıyorum? Bir amacım var mı? Olmalı mı?  Ben masum masum yazıyordum, bir kaç kişi dışında okuyan yoktu, idare edip gidiyorduk işte. Değişen bir şey yok aslında; acaba daha bir ''görünür'' oldum mu sanıyorum?

Tasarım işiyle Gökhan  uğraşıyor. Ben sadece ''olmuş, olmamış'' diyorum. O açıdan bir yorgunluğum yok. Beni durduran ''İçimden ne geliyorsa yazmalı mı , yazmamalı mı'' sorusu. Misyon ve vizyon sahibi olmak şirketlere, ne bileyim Pegasus'a, THY'ye lazım diye düşünüyordum. Aile Bilgeliği kitabını okurken ''Aile Vizyon Anlaşması'' diye bir şeyden bahsediyordu yazar. Ne olduğunu anlamamıştım bir türlü. Ailemizi 10  ya da 20 yıl sonra nerede gördüğümüzü yazacakmışız. Biz Doğu'lular ''Yarına Allah kerim'' felsefesiyle  yaşadığımızdan mı bilmem, öyle uzun vadeli planlar yapmak yok lugatımda. Belki de yapmalı, akıntıya kapılmış yaprak gibi yaşayıp gitmek ,çocuklar varsa hele uzun vadede pişmanlıklara gebe.

Bugünlerde bu ''misyon ve vizyon'' kısmında takıldım, kaldım. Bir taraftan hayat akıp giderken bir yandan kafam bu sorularla meşgul. Mutluluk Projesi kitabını aldım elime geçen gün. Biraz karıştırdım. Bizim aksimize pek planlı-programlı olan (görünen?) Amerikalı bir yazarın çok satan kitabı bu. Çıtır çerez gibi görünse de güzel mesajları olan ,sevdiğim bir eser. Orada okuduğum bir cümle dönüyor zihnimde:

''Günler uzun ama yıllar kısadır''

Yıllar hızla geçiyor, akışa direnmemek gerek velakin nereye gittiğini bilmek, en azından niyetinin farkında olmak da gerek.

Bazen geriye dönüp baktığımda bir arpa boyu yol gitmediğimi görüyorum . İsmini daha bugün duyduğum (ne ayıp)  psikolog ve eğitimci  Azmi VARAN' ın dediği gibi:

''Bunca yıllık hayatımda ne öğrendim: Yetişkinlik hayatı diye bir şey yok! Hepimiz çocukluğumuzda takılır kalırız. Çocukken büyümek zorunda kalanlar da aslında hep çocuk kalırlar. Çocuklarınızın yanında en zayıf yönlerinizi ortaya çıkartıp sizi teselli etmesine sebep olmayın. Kocanızla kavga edip bir koltuğa ağlayarak yığılıp küçük kızınızdan size su getirmesini istemeyin. Veya kardeşin sorumluluğunu büyük çocuğa vermeyin. Lütfen çocuklarınızın sorumluluklarını üzerinize alarak kanatlarını kırmadığınız gibi, çocukluklarını da ellerinden almayın.''

Sanki bir yerde takılıp kalmışım, bütün çocukluk resimlerimde boynum yana bükülmüş, düşünceli bir halim var. Hala düşünüyorum, düşünmekten yaşamaya fırsat bulamamışım gibi ömrüm boyunca.

Hani bir hikaye vardır, adamın biri hazine bulmak ümidiyle tüm dünyayı dolaşır, bulamayıp evine döner. Bir de bakar ki hazine kendi bahçesinde. Yaşamın özeti bu galiba, o bahçe ise  insanın çocukluğu..

Etiketler: , ,