Annemin Yarası, Sinema



Tek başıma gittiğim bir film daha. Sinemada yalnız olmayı seviyorum, kimsenin beğenisini umursamadan kendimi sahneye bırakabiliyorum çünkü. Erken seanstı, insanlara uzak bir koltuk seçtim ve 1.5 liraya alıp gizlice içeri soktuğum mısır patlağı ile arkama yaslandım.

Filmden aklımda kalan 2 şey var:

1. Erdal Beşikçioğlu'nun nam-ı diğer amirimin nefis araba reklamı
2. Savaş korkunç bir şey arkadaş! Savaşın kazananı yok. (Savaşa dair 1-2 saniyelik kısacık bir sahne vardı sadece)

Bunların dışında  bir numarası yoktu. Hoş bir şeyirlikti diyelim.

Meryem Uzerli, Bora Akkaş, Okan Yalabık, Belçim Erdoğan rollerine cuk oturmuşlardı ve çok iyilerdi. Ozan Güven de çok başarılıydı ki kendisini taa İkinci Bahar zamanlarından beri pek severim, ama ona yazılan rol bana çok itici geldi. Eski Türk filmlerinde, Bizanslı ya da Rum karakterler olurdu. Onları anımsatır şekilde saç-baş dağınık, sürekli içen, kir-pas içinde, her yeri dövmeli, habire Meryemi yatağa sürükleyen Borislav Mıliç, doğrusu son derece sevimsizdi.



Final iyi kotarılamamıştı. Film boyunca verilmek istenen, çocuğun yeni ailesine sağladığı uyum ve onların çocuğu kendilerininmiş gibi benimsemesi durumu ile çok tersti.

Annemin Yarası insanlık için kapkara bir leke olan Bosna dramının unutulmamasına yardımcı olacaktır sanıyorum. O korkunç atmosferi, kırk yıllık komşunun, senin karına-kızına tecavüz edebilir hale gelmesini diliyorum ki bir daha hiç kimse yaşamasın.

Etiketler: