Bodrum'da Yaşamak (3. yılın sonunda düşüncelerim)

martta ortakent sahili
Bodrum'da mevsimler bildiklerinizden farklıdır:

Haziran- Eylül arası: 2 milyona çıkan nüfus, Bitez-Ortakent-Gümbet' te kollar birbirine değecek kadar yakınlaşmış şezlonglar, kazıkçı esnaf (12 aylık parayı 3 ay içinde kazanmak zorunda) , Bitez'in en tepesindeki evimizden dahi duyulan Ankara'nın Bağları- klasik müzik arasında gidip gelen disko parçaları, yapış yapış sıcak, havuzlarda asabi teyze-amcalar,  bir ton makyajla arzı endam edip, denizin içinde dahi dudak büzerek selfie yapan ablalar, ananas-karpuz baskılı şortlarla gezen sultan Süleyman sakallı ve mutlaka (İç mekanlarda bile çıkarılmayan) devasa gözlüklü abiler, köy kahvaltısı diye önünüze konan eşek kadar salatalıklı, market peynirli tabaklar ve 35-40 lira kahvaltı parası üzerine su parası da verdiğiniz işletmeler mevsimi.

Eylül- Kasım arası: En huzurlu zaman. Sarı yaz. Boşalan sahiller, başıboş köpekler mevsimi.

Aralık- Mart arası: Donma mevsimi. Haldır haldır çalışan klimalar, buz gibi tuvalet-banyolar, izolasyonsuz duvarlar, şiddetli yağmur -bazen sel- . ''Neyle ısınıyorsunuz?, Kaç lira elektrik faturası ödediniz? '' sorularını sormak, hasta çocukları doktor doktor gezdirmek başlıca eğlence.

Mart- Haziran arası: İnşaat inşaat inşaat. Yer gök dozer, kompresör, kamyon, hızla kaybolan yeşil alanlar, acaba kime peşkeş çekildi diye üzülmeler, inşaat sesi ve tozundan cam açamama, usta peşinde koşma, onlar mı sana para veriyor sen mi onlara anlamama, her ustanın ağzını birkaç bin liradan açması mevsimi. (Dış cephe boyamız için 8.000 lira fiyat veren oldu.)



Gelelim bizim havamıza:

 Ege'li olmamız 3. yılını doldurdu. Derli toplu olarak birinci yıl bitişinde bir yazı yazmıştım, Her kentlinin hayalinde olan güneyde bir yere yerleşmek üzerine düşüncelerimi içeren yayın ise (Bir Sahil Kasabasına Yerleşmek)  bir kaç platformda birden paylaşılınca sayfanın en çok okunan yazısı oldu. '.

3. yıl biterken söyleyecek  pek fazla yeni şey yok. 'Bodrum'da yaşamak'' üzerine söylenebilecek her şeyi Serdar gayet güzel, uzun uzun anlatmış. (Onun blogu Bodrum için bir şans, Ege'yi ve insanını böyle iştahla seven, anlatan az insan vardır. Her yazısını keyifle okuyorum). Bodrum hızla betonlaşıyor, iki avm gayet aktif çalışıyor. Soğuk ya da çok sıcak günlerde avm'ye alternatif bulmak hala zor. Çocukları alır bir orman bulur salarım demiyorsanız ki bunun için bile arabaya binip yol yapmanız lazım , bir şekilde kapalı mekanlara muhtaç oluyorsunuz.

Bodrum'da genellikle esen, serin bir rüzgar var. Çoğunlukla şiddetli. İyice giyindiğinizde dahi sizi serseme çeviriyor. Güzel havalarda kışın da sahile iniyoruz, bir düzine köpek oluyor etrafımızda. Terkedilmiş, aç hayvanlar. Her biri masum, hiç saldırgan köpekle karşılaşmadık ama illa ki bir tedirginlik yaşıyorum. Bitli, pireli olabilir, çocuklar kuyruğuna-patisine basabilir diye.

Eve ısı pompası taktırdık. Bu kış üşümedik. Geçen sene kadar soğuk olmadı ayrıca. Biraz maliyetli ve fatura 500 lira civarında seyrediyor ama sıcak bir banyoya girmenin keyfine paha biçemiyorum doğrusu.

Ben Bodrum'u seviyorum. Her şeye rağmen hala yoluma inekler, tavuklar çıkıyor, mandalina-portakal ağaçları mis gibi kokuyor, ne zaman istesem deniz 5 dakika uzağımda. Emre'nin kreşi Patika'dan çok memnunum. İyi arkadaşlarım ve iyi bir yardımcım  var. Daha ne olsun.

Güncellemem bu kadar. Dağılabiliriz.

bodrumda yaşamak
Okul yolunda bir ev

Etiketler: , ,