Kaderini Sevmek



Çok zor be günlük..Kaderini sevmek çok zor. Aklıma Spartaküs geliyor hep. Bir türlü dövüşmeye ikna edemediği Trakyalıya, Quintus ''Er kişi kaderini sevmeli'' demişti. Aynı cümleleri babası da Oenameus'a kurmuş ve ondan bir kahraman çıkarmıştı. Bir efsane..

Bu yaşlara ulaşınca gerçek kahramanlığın ne olduğunu öğrendim tabii : İç huzurunu sağlamak. İnsan içine baktığında ''Oh be, olmak istediğim yerdeyim diyebiliyorsa, vicdanı ve beyni rahatsa, bulunduğu anın tadını çıkarıyor, hep bir sonraki adımı düşünmüyorsa mutludur ve kahramandır bence.

Dün gece uyku öncesi çocuklara kitap okuyorum. Mikado Çocuk'un aşağıda görselini koyduğum Sayılar Kitabına bakıyoruz. Özellikle Eren pek seviyor. Görseldeki sayfaya gelince  şöyle bir konuşma geçti Emre ile aramda:

''Ne kadar güzel ya. Şu renklere bakın. Biliyor musunuz ben de çocuk kitapları ressamı olmak isterdim''

''Neden olmadın anne?''

''Çünkü gençken ne olmak istediğimi bilmiyordum''

''Şimdi de olabilirsin''

''Hımm..Olabilirim tabi ama bunun için kurslara gitmem, ders almam, belki bir süre başka bir şehirde yaşamam lazım''

''Hayır anne, lütfen başka bir şehre gitme'' (ve gözyaşları)



Görsel Ada Duru'nun blogundan


Geldiğim noktada halimden çok memnun olmam gerektiğini biliyorum .Biliyorum da..Bazı insanlar galiba mutlu olamamak patolojsine sahip .Negatifi almak, çekmek hatta çoğaltmak. Bazıları da mutluluktan ölecek neredeyse :) Sürekli 32 diş meydanda, arkadaşları süper, etrafı dolup taşıyor..Bardağın dolu tarafı-boş tarafı meselesi mi bu?

Aynı problemleri evire çevire önüme koyduğum, aslında canım sadece battaniye altında film-dizi-kitap miskinliği yapmak isterken okul-kreş-anne-babam-yardımcı -ev işleri-duygusal iniş çıkışlar gibi bir sürü farklı konuda benden uzmanlık beklenen bugünlerde kendimi pek iyi hissetmiyorum.

Ebeveynimle ilişkimiz okuduğum tüm iletişim kitaplarıyla dalga geçercesine sıfır empati-sıfır sempati-sıfır konuşma şeklinde ilerliyor. Uğraşıyoruz, didiniyoruz ama birbirimize ulaşamıyoruz. Arada sesi gayet güzel geçiren aşılmaz cam bir duvar var sanki. İki taraf için de ne üzücü. Artık yetişkin olmuş çocuklarınla aranda muhabbet olmaması onlar için acı benim için trajik..

Doğurduğun, nice uykusuz gecenin sebebi, kaygı-korku dolu yüzlerce saatini verdiğin evladınla kopmamak, aradaki bağı canlı tutmak, bu kadar zor olmamalı..

Bir yandan şunu da biliyorum: İnsan işte karşımdaki. Hayat. Hiç şey hesaba-kitaba gelmiyor..Her birimizin içinde başka başka evrenler var. Her birimizin kayıp hayalleri öyle farklı ki. Büyürken teker teker veda ettiğimiz hayaller kadarız aslında. Beklenti içinde olmamalı; ne evlattan, ne ana-babadan.

Hep derim; teorikte süperim ama pratik berbat. Hayat insanı olmak başka şey vesselam..







Etiketler: , ,