Tadını Çıkartmak Ama Nasıl?


Ülkemi ve ülkemin insanlarını seviyorum. Bunca acıya ,kaosa, abuk subuk insanlara, siyasetçilere rağmen biliyorum ki ben bu toprakların insanıyım. Bazen gitmek istiyorum ; sıklıkla gitmek istiyorum. Kimsenin kimseye karışmadığı ,yüreğimin daha ferah olduğu , insanların daha çok gülümseyip daha az sinirlendiği ülkelere. Velakin katlanamam ben ''yabancı'' olma duygusuna. Ait olmadığım bir kültürde yaşamak bilmediğim bir dilde duygularımı anlatmaya çalışmak , anadilimi kullanamamak ,atasözlerimizi -deyimlerimizi o dile çevirememek dayanılmaz geliyor bana.

Gitme arzumun en güçlü nedeni Türk insanındaki ''tadını çıkartamama, tadını çıkartmaya çalışanların da tadını kaçırma'' sendromu. Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde yaşıyoruz , çok dilli- çok kültürlü muhteşem bir halkımız var ama mutlu olmak yok genlerimizde. Çocuklarımı bile sesli sevemiyorum  annenin-babanın nazarı değermiş en çok ! Hep bir felaket tellallığı, gamlı baykuş olma hali.

Kısa bir süre Almanya'da bulundum.Hem de kış ortasında. Soğuk ,gri Berlin'de her evin camından görünen ışıl ışıl mumlar, yılbaşı süsleri , kafelerde şık giyimli yaşlı insanlar , her fırının içinde bulunan iki küçük masa sıcak sıcak yenen sandviç ve ekmek çeşitleri, yanında mis gibi kahve. Buz gibi havada bebekler dahil herkes sokaktaydı. Biz de ise bir eve kapanma hali daima. Yaşlılarımız adeta ölme sevdasında. Gelinden, damattan şikayet etmekte yarışıyor yaşıtlarıyla.

Yaşamanın tadını çıkartmak çaba gerektiriyor bu topraklarda..Sevgili  Deli anne 'nin bugünkü yazısı yazdırdı bana bu satırları.Kulakların çınlasın deli annem.

Etiketler: