Haberler





Beş gündür işe gidiyorum. Oldukça disiplinli bir özel kurum olsa da yeni olmanın dayanılmaz hafifliği ile henüz kendimi baskı altında hissetmiyorum. Aylar sonra sabahları ''Ne giysem?'' diye düşünüyor ,hafif de olsa makyaj yapıyor ve takı takıyorum. İnsan içine çıkıp , sohbet ediyorum. Üzülerek farkediyorum ki çocuklar dışında pek de bişey çıkmıyor ağzımdan. Beynimde onlar  var ,bedenimde ise her daim uykuya hasret olmanın verdiği gizli ağırlık. Bu haldeyken ''normal'' biri gibi davranmaya çalışıyorum.

Emre doğduğundan beri içinde bulunduğumuz ''akıntıya kapılmış yaprak'' hali devam ediyor. Hiç hesapta yokken Bodrum'a taşındık , istifa ettim, özel sektörde çalışmaya başladım ; yetmezmiş gibi bir de ev aldık ! Eski evi ve arabayı sattık . Artık hiçbir şey kontrolümde değil. Saldım çayıra Mevlam kayıra diyip çoluk çocuk yaşayıp gidiyoruz. Ne kadar şükretsek az  her doğan günde.

Eren neredeyse beş aylık. Emre kocaman laflar ediyor. ''Sizi üzmek istemedim'' diyor mesela. Anneanne ve dedeyi ikide bir şimşeğe götürüyor. Hazırolda bekletiyor bizi. Astığı astık kestiği kestik. Okulunu sevdiğini söylüyor ,servise binip öpücük yolluyor bana. Geçtiğimiz haftalarda abi-kardeş hasta oldular. Emre bir hafta ateşli gezdi. Tam iyileşti derken tabi ki Eren hasta oldu.

Bodrum'da kış harika. Serin, arada yağışlı, kombi sadece geceleri açılıyor. Heryer hala yeşil ve çiçekli. Tam bana göre. Bir de şu hastalık işi olmasa !

Buralarda işler böyle sevgili blog. Kal sağlıcakla!

Etiketler: ,