GEÇ KALKMAK İÇİN TİYATROCU OLDUM


Ayşe Arman şahane bir röportaj yapmış Uğur Yücel'le .Samimiyeti ile beni çok şaşırttı ve etkiledi. En sıradan insanların bile hırstan kavrulduğu günümüzde böylesine tanınan birinin bu kadar mütevazi ve ''kendini bilen'' duruşuna hayran oldum. Serin bir bahar yağmuru etkisi yaptı kelimeleri bana. Unutmayayım, paylaşayım istedim. Asağıdaki satırlar röportajdan:


''Oyunculuk mu, yönetmenlik mi daha baştan çıkarıcı?
-Yönetmenlik! Hayal kurup yazıyorsun sonra onu gerçekleştiriyorsun, bir de perdede izliyorsun. Muhteşem bir hayat.
BECERİKSİZ HERİF!
Peki sizce siz, hangisinde daha iyisiniz?
-İkisini de tam istediğim yere taşıyamıyorum! Biliyorum çünkü nasıl olması gerektiğini. Kubrick kadar biliyorum. Brando kadar biliyorum. Ama beceremiyorum işte! Ne çekebiliyor ne de oynayabiliyorum. Yetenek, bu eksikliği görebilmektir! Kendinle böbürlenmez yetenekliler. Ama şunu söyleyebilirim: Oyuncuya yaklaşma ve oyun alma konusunda istediğime yakınım.
Yönetmenliği çok seviyorsunuz ama bence siz oyunculuğunuzun doruğundasınız!
-Ben hiçbir şeyin doruğunda değilim. Pardon, sadece hazlarım konusunda! Biliyor musun, ben tiyatroyu sabahları geç kalkmak için seçtim. Hiç hırsım yoktur. Kendimle gayet iyiyim. Unvanlarla, şan şöhretle hiç ilgilenmedim. Evde bir tane bile ödül yok. Bütün ödülleri arkadaşlarıma verdim. Başarı peşinde koşanları da anlayamıyorum. Gel gör ki sinemacı oldum. Gün ışığını kaçırmamak için, tavuklarla birlikte uyanıyoruz şimdi. Yalan oldu hayaller!
İktidar ne ifade ediyor?
-Hem gündelik hayatta hem evrensel anlamda: ‘Erkek savaşları.’ Aile reisi olmak, topluma sahip olmak, toprak sahibi olmak, toprak genişletmek… Kendini, erkini, ırkını sürdürme azgınlığı… Bütün acılar, bu ebleh, faşist ruhlu toramanlar yüzünden yaşanmadı mı! Mussolini, Franco, Hitler, Bush… Tiplere bak! Geride bıraktıkları acılara bak! Milyonlarca masum ceset ve ağlayan kadınlar, analar…
Hastalık seviyesinde tevazu sahibisiniz…
-Benim derdim kimseye örnek olmak değil, hissettiğim gibi konuşuyorum. Evet, kendini önemseyen insanlar topluluğuyuz. Evet, sıradanlıktan çok uzağız. Hele bizim dünya… Yetersizlik abidesi bir sürü muhteris, konuştuğunda kendini dünya çapında zannediyor! Bir de bize bak, paralanıyoruz. Buna tepki olarak, tevazu gösteriyorum belki de… Ama hayır! Gerçekten böyle hissediyorum. Bir taraftan da kendini böyle bir ‘hiç’miş gibi göstermek megolamanyak bir ruhun göstergesi. Bazen ben de öyle miyim diye süpheleniyorum. Ama yok, değilim, içtenlikle söylüyorum.
Tamamını okumak isterseniz buyrun:  http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25497055.asp
Çok seviyorum böyle adamları ,kadınları. Erkan Can gibi, Erdal Beşikçioğlu gibi..Kafası ve ruhu dolu ,düşünen, dünyamı varlıkları ile güzelleştiren adamlar bunlar. İzlemek başlı başına bir keyif hatta bir tören.

Etiketler: ,