Uyku Biraz Uyku



Benim anladığım kadarı ile tüm Tracy yöntemleri bebeğin bir rutini olması durumunda tam olarak işe yarıyor.Rutin Tracy'nin kutsal kelimesi; defalarca tekrarlıyor gerekliliğini. Kitabında anlattığı bir çok sorun çözme vakasında , isterseniz bebeği uyutmak için bir saat yatır-kaldır  yapmış olun ,saati geldiğinde o bebeği uyandırmanızı ve en az 1.5 saat uyanık tutup öyle uyutmanızı söylüyor .Okurken kolay gibi görünse de uykusu olan bir bebeği uyutmamak ne kadar zordur yaşayanlar çok iyi bilir (mesela ben).  Hele ki benim için uyuyan bir bebeği uyandırmak imkansız neredeyse.

İkinci bebekte de treni kaçırmak üzereyiz. Ah be Tracy, sağ olaydın, Türk olaydın da gelip benim bebelere uyumayı öğreteydin ne vardı. Dört yıldır uyku diye diye Mecnun oldum. Benim bebeye  yardım eder diye bel bağladığım  Pedagog hanımın gebe olup doğurası tuttu iyi mi?  Psikiyatriste gitmeyi planlıyorum son çare olarak;  ilk  yapılması gereken bu muydu sorusunu sorarak.

Güncelleme:  Psikiyatrla görüştüm. Uykusuz bir arkadaşımla konuşuyor gibi hissettim ara ara . Kendisinin de biri üç yaş olmak üzere iki oğlu varmış ve uykusuzluk konusunda doktorasını vermiş. Epey anlattım, kendisi de epey anlattı, sonuç olarak: (Tamamıyla benim anladığım bu,  doktor hanımın ifadeleri değil)

1. Anne kendini tükenmiş hissediyorsa Ferber'le uyku manipülasyonu yapmasında bir sakınca yok. Sonuçta annenin iyi uyuması çok önemli. Çocuğun psikolojisine bişey olmuyor .

2. Bir evde küçük yaşta birden çok çocuk varsa   bir olağanüstü hal durumu var. Alabildiğin bütün yardımı almak lazım. Dağınıklık, yemeksizlik, sürekli koşturmaca olağan kabul edilmeli. ''Sadece ben böyleyim, demek ki bende bir beceriksizlik var'' demek doğru değil. Etrafta süper becerikli, harika yemekler yapan, evi bal dök yala kıvamında anneler varsa onlarla görüşmeyi kesmeli :) Bu dönemde antidepresan desteğinin çok işe yaradığından bahsetti . ''Madem kaosu ortadan kaldırmak mümkün değil bari daha az umursayayım '' mantığı ile.

3. Pek çok şey gibi uykunun genetik tarafı var. Ebeveynden biri uyku konusunda sorunlu ise bebek ona çekebiliyor (Bizim evde bu ben oluyorum)

4. Ne kadar okusak , eğitim alsak, uzmanlarla görüşsek de çocuk büyütürken kendi çocukluğumuz devreye giriyor. Çocukluk çağı nasıl geçerse geçsin mutlulukla ilişkilendirdiğimiz bir sürü algımızın kaynaklandığı çağ oluyor. Eğitim seviyemiz, entellektüel kapasitemiz ne kadar gelişse de çoğunlukla  annemize dönüştüğümüzü fark ediyoruz .. Çok rahat, mutlu, tatmin edici bir çocukluk yaşadım diyorum ama hep çok olgun, çabuk büyümüş  bir çocuk olarak hatırlıyorum kendimi. Fıtratımda  vardı olgunluk ama bir zaruret de vardı geri dönüp baktığımda  böyle çabuk büyümemde. Bu nedenle mi bilmiyorum çocukluk benim için sınırsız şımarabilmek demek, nazlanmak, anne babanın yanında iyi ve mutlu hissetmek demek. Bu algı sınırlar konusundaki zaafiyetimin temelini oluşturuyor ( Kafamda bir ampul yandı bunu anlayınca).

5. Yapmasını istemediğim bir davranışı engellemekten beni alıkoyan şeylerden en önemlisi , sonrasında olacakların beni korkutması. Örneğin, '' ikinci tatlıyı yiyemezsin'' cümlesinden sonra ağlama krizi, arabaya binmek istememe, koltuğuna oturmak istememe gibi zincirleme sorunlarla boğuşmaktansa göz yummak daha kolay geliyor. Doktor hanım böyle durumlarda sakin olup , onbeş dakika gibi bir süre beklemeyi göze alabilirsek genellikle çocuğun sakinleşebileceğini söyledi. Ama acelemiz varsa çözüm zor.


Aklımda kalanlar bunlar..Özellikle ''Kafamda ampul yandı'' dediğim keşif önemli benim için. Ha, ne kadar işe yarar bilmiyorum. Son zamanlarda farkındalık kavramını sorgular oldum epeyce. Eyleme dönüşmeyen bunca bilgiyi ve analizi ne yapacağım diye soruyorum kendi kendime.

Benim yolumda daima daha iyiyi aramak  ve tekamül etmek var. Bunu da ancak içime bakarak, kendimi gözlemleyerek yapabiliyorum galiba. Onca analiz bu yolda işime yarar diye umuyorum.

Sonuç olarak,  Eren paşa pek yakında uyumayı öğrenmeyi deneyecek. Gelişmeleri merakla bekliyorum. Paylaşacak güzel haberlerim olması ümidiyle esen kalınız efendim.

Etiketler: , , ,