Ramazan Bayramı, 2014


Aileler uzakta , eş dost da kendi havasında olunca ''Bayram gelmiş neyime anam anam garibem'' türküsü eşliğinde geçirdik dört günü. Bakıcımız arefe günü geldi,sonrasında memleketine gitti ve biz kaldık baş başa.

Yazılanlara göre Bodrum'un nüfusu 1.200.000 olmuş ; trafik İstanbul kıvamına gelmiş. Merkeze hiç  inmedik. Birinci gün dışarıda zengin bir kahvaltı yapalım dedik, Rüzgarlı Bahçe'de yer bulamadık. Limonatta'da tek masa varmış, orada yaptık kahvaltımızı. Sonrasında eve dönüp havuzda vakit geçirdik. İkinci gün dörde kadar çalıştım. Baba evde çocuklarla cebelleşti. Üçüncü gün ise sürpriz bir rota izleyerek Uyku Vadi'sine gittik. Bayram süresince orada konaklayan bir arkadaşımızın daveti üzerine keşfettik burayı. Havaalanı sapağını geçtikten sonra kocaman bir tabelası var.On kilometre daha yol aldıktan sonra vadiye ulaştık.



Sıcak yaz günlerinde serin bir vaha Uyku Vadisi. Şelalenin altında iyice serinlemek, havuza girip yüzmek, ağaçlar arasındaki hamaklarda ismine yakışır şekilde uyumak mümkün. Su sesi eşliğinde güzel bir kahvaltı yaptık. Banklarda oturduğumuz için Eren'i ayağımda sallayarak uyutabildim ve bana bu günü görmek kısmet olduğu için çok şükürler ettim . Emre'nin yıllar süren gündüz uykusu çilesinden sonra iyi geliyor nisbeten kolayca uyutabilmek. Aksi takdirde arkadaşların kaldığı odaya gidip, o sıcakta en az yirmi dakika uyusun diye uğraşacaktım.

Bayramın son günü annemle babam geldiler. Bakıcının yokluğunda Eren'e bakmak için. Annem için gerçek bir fadakarlık bu seyahatler çünkü arabaları çok konforsuz ve annem hem yaşı hem kilosu nedeniyle evi dışında hiç bir yerde rahat edemiyor uzun süredir. Emre bugün okula gitmedi, evde iki çocukla ne yaptılar bilmiyorum .Bildiğim tek şey, oğlanı okula bırakma telaşı ve 'geç kaldım' gerginliği yaşamadan işe gelmenin ne kadar keyifli olduğu. O mutlulukla ilk yakaladığım doktor arkadaşa sabahın sekiz buçuğunda epey bir şeyler anlatmış olabilirim.

Yaz mevsiminin son haftalarına girdik.Birkaç gündür hava çok sıcak. Denize gitmek yorucu geliyor, havuzda takılıyoruz. Emre'nin sevdiği gibi köfte yapan bir mutfağı bile var, ev yakın, yürüyerek gidiliyor. Daha ne olsun. Deniz için mutlaka arabaya binmemiz, park yeri aramamız, eşyaları taşımamız gerekiyor.

Yaz modumuz böyle.Çok şükür, sonsuz şükür.

Etiketler: ,