Yıldızlar Arası , Film Yorumu


Bugüne kadar izlediğim en etkileyici film bana bu yazıyı yazdırıyor. Evet, Yıldızlar Arası yani Interstellar'ı dün gece seyretmiş bulunuyorum. Sinemada gösterimini kaçırdığım için başımı duvarlara vurmak istiyorum.

Ekşi sözlükte filmle ilgili 311 sayfa ve binlerce giriş var. Sırf buradan bir tez çıkar ama film üzerine değil; üretmeyen, okumayan, merak etmeyen bir insan sürüsünün ne kadar acıklı olduğuna dair. Allahın geri zekalıları klavye başında vikipediye girmek sanıyor bilimi. Gazetedeki bir sütunu bile ''uzun abi o yeaaa'' diyip okumayan embesiller fizik tartışıyor. Kabul edelim, biz az gelişmiş ülke halkları başımıza gelen her şeye müstehakız.

Neyse bu faslı geçelim.

--------------Hafif Spoiler (Bu kelimenin Türkçesini bilen var mı?)--------------------------------

Film dünyanın tüm kaynaklarını sonunda tüketen insanoğlunun yaşayacak yeni bir dünya araması üzerine kurulmuş. Eşini kaybetmiş, iki çocuklu kahramanımız herkes gibi çiftçilik yaparak geçinmek zorunda. Aslında bir astronot ya da uzay araçları ile ilgili biri, tam anlayamadım orasını. Kızı çok zeki, bilime meraklı bir çocuk. Kızımızın odasında bazı garip şeyler oluyor ve bu şekilde bir yerin koordinatlarını ele geçiriyorlar. Oraya gittiklerinde ise tabi ki NASA'nın boş durmadığını, gizli bir şekilde uzaya on iki adam gönderdiğini ve üç farklı gezegenden sinyal aldıklarını öğreniyorlar. Adamımızın yeni görevi bu üç gezegene giderek hangisinin yeni dünyamız olacağına karar vermek. Tabi bir ekiple beraber.

Konu bu. Ekip uzaya çıkıyor ve sinyal alınan üç dünya adayını ziyaret ediyor. Bu arada kara deliklerden geçiyor, çeşit çeşit olaylar oluyor. Arka planda ebeveynlik, aşk, insan olmak, zaman üzerine gayet felsefi ve vurucu diyaloglar ve sahneler akıyor ki benim için filmi olağanüstü yapan bu cümleler oldu. Aklımda kalan bir iki tanesini yazayım:

''Aşk zamanı ve mekanı aşan, algılayabildiğimiz tek şeydir''

''Biz bundan sonra çocuklarımızın hatırlayacağı anlar oluşturmak üzere varız''

''Ebeveyn olduğunda tek bir şeyden emin olursun; çocuğunu güvende tutmak istersin''

''Hayatta kalma iç güdüsüne bağlı olarak doğaçlama yapabilmek bir robotta kurgulanamayan tek şey''


Film tam üç saat sürüyor ama bir an bile sıkılmadım. Gözümü ekrandan ayırmadan izledim. Kesinlikle, en az bir kez daha izleyeceğim.

Filmin bilimsel analizi çok ama çok tartışılmıştı. En detaylı analizi ben evrim ağacı isimli bir sitede buldum.  Yapımcılarından biri ünlü bir fizikçi ancak bu bir film elbette! Belgesel ya da ders değil ve akla uygun olmayan noktalar var.

Son dakikalardaki ''zaman'' ve ''boyutlar'' hikayesi çok başarılıydı benim için. Zaman gerçekten dümdüz uzayan bir çizgi mi? Geçmiş ve gelecek her an var mı aslında? Bu tip sorular sordurdu bana o sahneler. Kader ve kaza kavramını düşündüm epeyce.

Hala izlemeyen varsa şiddetle tavsiye ediyorum. Böyle filmler her zaman yapılamıyor.

Etiketler: