Bodrum'da Yeni Bir Kahvaltıcı, Keyf-i Vadi



Çocuklar olduktan sonra öncelikler hızla değişiyor. Emre'nin doğumunun üstünden 6 yıl geçti neredeyse. Bu süreçte tat duyumda ciddi eksiklikler oldu. Yediğimiz-içtiğimiz herşeyin giderek bozulması da ayrı bir konu. Eti çok severdim ben, kurban bayramlarındaki o kavurma kokusuna bayılırdım, şimdi saman gibi geliyor örneğin.


''Dışarda yemek'' bizim için eziyet. Bodrum'da fiyatlar fahiş herşeyden önce. Çocuklarla gittiysek zaten o para boşa gitti demek. Daha yola çıkma aşamasında tutan krizler, ağlamalar, oyuncak kavgaları, arabadaki hır-gür tadımızı kaçırmaya yetiyor. Hele gittiğimiz yeri bilmiyorsak, çocuklar da herşeyi elliyorsa özellikle baba kişisi çok geriliyor.

Geçenlerde bir heves Gravilya'ya gittik, köpeklerden zor adım attık. En az 6 köpek etrafımızda, ortada bir havuz, Eren ha gayret bisiklet sürüyor. Gel de rahat et. Mekandan çıktık, otoparkta bir saat taş üstünde oturduk, oğlanlar rahat rahat koştu mandalina bahçesinde ama otoparkta neticede.

Uzun lafın kısası, bir parça peynirle 2 tane zeytin yiyeceğim diye 60-70 lira ödemiyoruz uzun süredir.

Bodrum'da Yeni Bir Kahvaltıcı, Keyf-i Vadi

Lakin hastanemizin sevilen simalarından, yılların hemşiresi Filiz Ablanın yeni açtığı kahvaltıcıyı denememek olmazdı. Hani sülalede bazı teyzeler- halalar vardır. Onların evleri hep ışıldak, banyo-tuvaletleri sabun kokulu, havluları tertemiz, mutfakları pırıl pırıl, buzdolapları gayet düzenlidir .Filiz ablanın bende bıraktığı izlenim de o yönde. ''Evine gidince gönül rahatlığı ile yer, içer, nazlanabilirsin'' kategorisinde. Bu, çok kıymetli bir histir benim için.

Mekanın adı keyf-i vadi. Yalıkavak yolunda, Farmville'i geçince 1-2 km daha gidiyorsunuz, sol tarafta küçük tabelası var. Ordan aşağı iniyorsunuz. Facebook'da sayfası ve iletişim bilgileri mevcut. Tamamen vadiye bakıyor. Manzara güzel.

Sonda diyeceğimi başta diyeyim, çok memnun kaldım. Herşey özenle seçilmişti. Peynir, zeytin, tereyağı gibi şarküteri ürünlerinde ucuza kaçılmamıştı. Kendi yaptığı en az beş çeşit reçel vardı. Ömrümde ilk kez acı biber reçeli tattım. Çeri domates, nar, portakal kabuğu, karpuz kabuğu reçellerinden sadece portakalı deneyebildim, çok güzeldi.

Evin oğlunun özel hazırladığı yumurtalı ve sucuklu dürümler kahvaltıya çok yakışmıştı. Çocuklar var diye patates kızartmışlardı (Ayana' da ekstraya giriyor ve 15 tl idi, 2 yıl önce!). Sırf Emre istedi diye amca üşenmedi, arabasına binip, gidip simit aldı.

Tüm kahvaltı mekanlarında beş-on lira, Allah ne verdiyse ayrıca hesaba yazılan kahveler ve sulardan para alınmadı. Kendi elleriyle soyup tabaklarımıza koyduğu portakallar- greyfurtlar ve sıcak sohbet de cabası.

Henüz mama sandalyesi ve birkaç oyuncak eksik olsa da önemli bir artı, çocuklar için güvenli, önünde sokak var ama araç geçmiyor, ekipçe yakan top oynadık, oğlanlar tepelere tırmandı. Ana yola epey mesafe var, üç yaş altını yalnız bırakamazsınız ama 4-5 üstünü salın gitsin.


Evet, çok havalı bir yer değil, sandalyeler plastik, süs-püs yok ama denemeye değer diyorum. Bodrum'da kimse çocuğunuz için simit almaya gitmez. Üstelik tüm bunlar yalnızca 20 lira :)

Etiketler: