Kitleler, Hayat ve Çocuklar

Anneler hasta olmasın nolur..

Bu hayat dediğimiz şey ne zaman yaşanacak ; bilen varsa bana söyleyebilir mi? Ne zaman kendimi gevşemiş, akışa teslim olmuş hissedeceğim? İşte günler geçip gidiyor, temmuz ortası oldu, 2016' nın ve yaşamımın en iyi ihtimalle yarısı geçti gitti. Rastlantısal olarak iyi bir şeyler (?) olsun diye bekliyoruz. Ne kadar manasız ve acıklı.

Sonra bir sabah uyanıyorsun, bir yerinde bir kitle geliyor eline. Belki afişlerini koyduğum filmlerdeki aktris gibi en kötüsünden bir kanserle yola devam ediyorsun belki de kıl payı kurtulup derin bir nefes alıyorsun.

Resim yazısı ekle
Elegy'yi aylar önce izlemiştim. Yazmıştım da bloga. Mama'yı tesadüfen gördüm, ucundan yakalayıp büyülenmişçesine izledim sonuna kadar.  İki filmin ortak noktası kadının meme kanserine yakalanmış olması fakat Mama'da ki Penelope bir anne.10 yaşında Dani adında bir oğlu var. Üstelik kanser tedavisi sürerken gebe kalıyor .

Çocuğu seyretsin diye video çekmeden önce kulağına gül iliştirmek...
Bu filmler nerden çıktı peki?

Bayramdan önceki pazar sabahı kolumda bir kitle fark ettim. Baya ceviz gibi elime geldi, ağrı hissi ile beraber. 10 gün süren (araya bayram tatili girdiği için) kaygı-endişe halleri sonrasında muayene oldum, ultrason-MR yaptırdım ve kitle kendiliğinden küçüldü. Takip edilecek bir hafta sonra. Kötü huylu bir şey olması olası görünmüyor. Fakat buna karar verilene kadar geçen 10 gün boyunca sık sık doktorun odasında ''Dani annesiz kalamaz'' diye ağlayan Magda aklıma geldi.

Drama yatkın bir yapım var ve aldığım tıp eğitimi benim her zaman en kötü seçeneği bilmeme yarıyor. Günümüz tıbbının agresif ve kötüye odaklı bakış açısı da cabası. Dolayısıyla aklımdan damar ve yumuşak doku tümörleri gibi pek çok insan evladının var olduğunu bile bilmediği bir sürü felaket olasılık geçti. ''Emre ve Eren annesiz kalamaz'' diyerek ağladığım anlar oldu. (Bunu buraya yazmayacağım da nereye yazacağım ?)

Bu sahne çok güzeldi. Bir türlü kontrole gelmeye ikna edemediği   Magda'yı muayene etmek için doktor da denize giriyor ve bu güzel fotoğraf ortaya çıkıyor
Bir de şu var tabi: Her şey pamuk ipliğine mi bağlı sahiden? Akşam ne pişirsem , çocuuğumu hangi okula yazdırsam diye dertlenirken bir anda gündeliğin dışına atılıp, kan vermek-doktor peşinde koşmak- acı çekmekten ibaret hastane yaşamına mı geçiyor insanlar? Elbette bunu biliyor ama inanamıyor benim aklım. Üstelik çocuklarına, eşine teselli vermek, senden sonra olabilecekleri düşünüp korkmak, her kafadan çıkan seslerden etkilenmemeye çalışmak gibi şeyler de var. Off off..

İşte böyle garip hallerdeyim bu aralar..Ne desem boş sanki. Bilemiyorum.

Etiketler: ,