Marsilya'ya Niyet, Kadıköy'e Kısmet

kadıköyde ne yapılır

Marsilya'ya gidemeyecek olmanın şokunu atlattıktan sonra önümdeki seçeneklere baktım: Abimlere gitmek, Kadıköy'de dolanmak, İzmit'e arkadaşıma gitmek, eve dönmek. Eve, en azından aynı gün dönmeyeceğimi biliyordum. Abimi aradım, onun talimatları ile işyerine uğrayıp eşyamı bıraktım. Hava sıkıntılı, sıcaktı, ben de kışlık giyinmiştim Avrupa'ya gidiyorum diye.

Otobüsle Kadıköy İskeleye indim ve hiç geçmeyen o büyülenme hali aynen geri geldi!! En baştaki görseli çektim hemen. Bu deniz, bu martılar, bu keder, bu coşku, bu hüzün sanmam ki dünyanın başka bir yerinde bulunsun. Canım İstanbul'um. Sihirli kentim. Yaşlı, yorgun, harap edilmiş, yağmalanmış ama hala güzel şehrim benim. Korkunç kalabalık, hiç susmayan kornalar ve özel bir vapur şirketinin hiç durmaksızın yaptığı anonslara rağmen (Eminönü vapuru 15 dakika sonra kalkacaktır vb). Öylece baktım güzel İstanbul'a..

Hava bozuktu, yalnızdım, uykusuzdum, kendimi en yakın avm'ye attım. Üç gibi yeğenim geldi. Artık 13 yaşında çok hoş bir genç kız. Onunla Zara, D&R, Nezih kitabevinde uzun saatler geçirdik. Zara malesef çöplük olmuş, hiç bir şey bulamadım. Ecem'e nefis bir mezuniyet elbisesi aldık başka bir markadan.
Bu kitaba Nezih'de rastladım. Yazarın adına başka bir kitabından aşinaydım ve beğenirdim kendisini. İsmine aldanmayın. Gayet yerinde tavsiyeler veriyor. Kadınlar hayır derken neden aslında evet diyordur gibi varoluşsal konulara ustalıkla değinmiş. Eşime hediye edeceğim :) 

neil gaiman
Bu ay Neil Gaiman ayı online kulübümüzde. Oturdum okudum bulabildiklerimi . Malesef beğenmedim.

AVM sonrası kendimi abimlere zor attım. Sabah beş buçuktan beri yollarda perişan olduğumdan hemen yattıysam da elbette uyuyamadım. Neyse ki Irvin 'im yanımdaydı..


elif kafe kadıköy

Ertesi sabah yağmur vardı, hava epey soğuktu. Yine otobüsle iskeleye gittim ve senede bir çocuksuz kaçamaklarımın vazgeçilmez ekürisi ile buluştum. Onu Haydarpaşa'ya bakan, deniz kenarındaki bu güzel kafede bekledim. Mutluluk, huzur ve şükran duyguları içinde..

elif kafe kadıköy

secdus kafe

İlk durağımız iki yıl önce gitmeye çalışıp kapalı olduğu için gidemediğimiz Secdus Kafe. Webde rahatlıkla bulabilirsiniz. Yüzünü göstermediği, çok özenli, tablo gibi fotoğraflarla sosyal medyada meşhur olan Secdus'un ofisi aslında burası. Yerini bulmak için Söğütlüçeşme Camisini sormalısınız. Camiyi bulunca dükkana telefon edin ve ayrıntılı tarif isteyin ya da navigasyonla gidin çünkü oldukça ara bir sokakta, küçük bir dükkan. Ayrıca buraya kafe muamelesi yapmayın, burası bir ofis ve showroom. Birkaç kişinin oturabileceği 2-3 masa var ve sadece kahve satıyorlar. Demleme çay veya kahvenin yanında minik bir çikolata dahi yok.

secdus kafe
secdus kafe

Tüm bunlara rağmen biz Secdus'da oturmaktan çok hoşlandık çünkü hafif müzik eşliğinde gayet sakin bir ortam vardı ve rahatça, iki saate yakın sohbet ettik.


KADIKÖYDE YEMEK
Sonraki durak Çiya Kadıköy. Hiç atlamadığımız bir durak. Antep-Hatay mutfağının inanılmaz zengin tatları ile bir Türk için eksiksiz bir şölen. Fiyatlar normal aralıkta.

Secdus'dan sonra epey yürüdüğümüz ve öğlen olduğu için iyice acıktığımdan mı bilmem ben çok beğendim önceki senelerde de olduğu gibi ama arkadaşım o kadar keyif almadığını söyledi. Çiya bence herkesin bir şekilde uğraması gereken bir mekan Kadıköy'de..

Yemek sonrası yine tabana kuvvet. Geze geze, konuşa konuşa tüm Moda'yı turladık. Sonbaharı yaşayan nadir semtlerden biri çünkü ağaç var, toprak var hala..İstanbul'un her santimi beton , gri, sevimsiz..

Şöyle güzel bir tatlı ve kahve için mekan aradık, yakınlarda Naan-Bakeshop diye adını duyduğumuz bir yer vardı. Vakit de bol olunca epey yürüyerek bulduk ama pek mutlu olmadım çünkü epey yüksek müzik çalmayı nedense iyi bir şey sanan bir işletme. Üç kez uyardıktan sonra makul bir seviyeye indirdiler sesin düzeyini..Küçük ve kasvetli olduğunu da ekleyeyim..

Naan-Bakeshop


Marsilya'da ne yiyip içeceğiz , nerede kalacağız diye düşünürken hayat bize Kadıköy'de güzelce geçirilmiş iki gün hediye etti. Şükürler olsun..

Etiketler: ,