Emre İle Derin Sohbetler



Dün okuldan aldım dörtte, hastaneme geldik beraber. Kafede doktor çikolata denen o saçma sapan pahalı çikolatadan aldık. Gayet keyifli, uyumluydu. Bu aralar bir uysallık var. Eren'e karşı gayet yumuşak, sabah kendi montunu Erene verdi hiç mızmızlanmadan mesela.

Neyse, tam eve gitmek için yola çıkacakken çok acıktım dedi, git istediğini al ''annem izin verdi'' de dedim ben de. Ufak tefek işimi toplayayım diye acele ediyorum . Kafedeki çocuklar iki yıldır tanıyorlar Emre'yi.

Az sonra ağlayarak geldi. Yine doktor çikolata istemiş. İnanmamışlar ve vermemişler. ''Anne , neden kimse bana inanmıyor'' diyerek ağlıyor çocuğum. Emre'de böyle bir genelleme yapma eğilimi var. Bir-iki şey ters gidince ''Ben çok şanssızım'' diyor mesela. Gündüz okulda da bir şeyler olmuş. Öğretmen ödev vermiş, evinizin adresini, anne-baba telefonlarını yazın diye. Emre ben biliyorum diyince yan sıradaki kız inanmamış, kardeşim var demiş yine inanmamış. Çok üzülmüş.

Ne diyeyim, nasıl anlatayım? Genelde böyle durumlarda fazla konuşmayıp, ya, öyle mi, filan derim, oluruna bırakırım ama sesindeki ton, çaresizlik bu sefer daha fazlasını söylememi gerektirdi. Şöyle dedim:

''Emre'ciğim sana inanmayanlara kendi anne babaları, arkadaşları yalan söylemiş olmalı. Onlar da başka insanlara güvenmemeyi öğrenmişler. Mesela anneler çocuklarına kan verirken hiç acımayacak der ama acır. Bu da bir yalandır. Çocuklar da herkesi yalancı sanabilir. Büyükler de çoğu zaman çocukların yalan söylediğini düşünür ama sen dürüst bir çocuksun. Ben bunu biliyorum. '' Ah, nasıl kalbim sızladı, içim acıdı. Büyüdükçe dertleri de büyür bu demekti işte. Ne yapabilirim, arkadaşım dediği çocuklar 6 yaşında!

Böyle durumlarda ne yapabiliriz diye düşündük sonra. Kafedeki çocuğa beni aramasını söyleyebilirdi örneğin, hoş bunu öncelikle yetişkin tarafın düşünmesi lazım ya..''Arkadaşına aldırmamaya çalış, ister inan ister inanma de geç ama bence yarın sabah Eren'le sınıfa gelelim ve arkadaşın kardeşin olduğunu görsün'' dedim.

Bu sabah okula üçümüz gittik, sınıfta epey dolandık ki arkadaşları görsün. Malum arkadaş sınıfta yoktu, özellikle bekledim. Emre'yi rencide etmeyeyim diye çocuğa doğrudan bir şey de diyemiyorum. Çıktık ama içim rahat etmedi. Sonra sınıfın camından baktık Eren'le el salladık. Şükür ki o çocuk bizi gördü ve Emre'ye gösterdi :) Derin bir oh çekip arabaya koşturduk.

Annelik garip şey vesselam..

Etiketler: