Regresyon Terapisi Deneyimim


Bu yazıyı yazmalı mıyım yazmamalı mıyım çok düşündüm. Ortalıkta kendine ''nefes,şaman,quantum ve bilumum tuhaf şeyler terapisti'' diyen onlarca insan olmasından duyduğum rahatsızlığı dile getirmiştim. Tıbbi geçmişi olmayan, patolojiyi normalden ayıramayan insanların özellikle ruh- bilinçaltı gibi profesyoneller için bile sırları olan alanlara el atmalarını tehlikeli buluyorum.

Bir hekim değil sıradan bir vatandaş olarak şunun bilincindeyim ve herkes de olmalı: -istisna kurumlar, doktorlar elbette var- Günümüz tıbbının tek amacı  : Satılan ilaç kutusu sayısını artırmak! Eski hekimlik anlayışı öleli çok oldu; hastasını gözünden tanıyan, ona bir insan muamelesi yapan sevgili doktorlarımızın yerini performans hesapları yapan, ameliyat yapmaktan kaçan, hastanın psikolojisini zerre umursamayan mekanik çalışanlar aldı. Bu nedenledir ki ruhsal bir rahatsızlığı olan birine aylarca terapi yapmak, algılarının altında yatan çekirdek inançları sorgulamak, evinde-hayatında iyileştirmeler yapması için yol göstermek yerine bir antidepresan reçete etmek çok daha pratik, kazançlı ve kapitalist.

Hal böyleyken neden antidepresan kullanmaya karar verdim? Olmuyor, son haftalarda olanlarla yaşayamıyorum.Bu kadar, ayrıntılara girmek istemiyorum. İlaca başlamadan terapiye gitmek istedim. Belki bir tıp doktoruna gitmeliydim, birkaç nedenden gitmedim, neredeyse bir senedir tanıdığım Pınar'a gitmek kolayıma da geldi.

İyi Geldi mi?

--Bana çok iyi geldi.

Tavsiye eder miyim?

--Emin değilim.

Neden?

--Açıkçası net olarak şudur diyemiyorum ama oldukça cesur bir deneyim bu. Taa bebekliğimizden beri ne çok duyguyu, düşünceyi bastırdığımızı, üst üste taktığımız sayısız maskeleri düşününce herkes gitsin yaptırsın demeye cesaret edemiyorum doğrusu ama bana oldukça iyi geldi. Ne oldu, nasıl oldu, neler yaptın derseniz özetle anlatayım.

--Hiçbir hipnoz, trans, telkin vb yok! Tamamen uyanık, bilinçli ve kendimdeydim. Beni oraya getiren yoğun kaygılardan, paranoyadan, gerginlikten , bu duygu durumunun sebeplerinden bahsettim önce; yarım saat belki daha fazla. Karşılıklı sohbet bildiğiniz.

--Bir yatağa uzandım, üstümü örttüm, evdeymiş gibi. Pınar bana bir başlangıç noktası verdi. Vahşi, balta girmemiş bir ormanın eşiğindeymişim. Kendimi görmemi ve tarif etmemi istedi. Tamamen bilinçli olarak uydurdum da uydurdum. Başlangıçta gözümün önüne klasik bir Indiana Jones geldiyse de az sonra o kişi genç bir avcıya dönüştü kafamın içinde. Ormanın yerlisi olan, ormanı evi bilen, güçlü bir adam. Pınar devam etti; önüme bir hayvan, su kaynağı, duvar çıktığını hayal etmemi ve bunların ayrıntılarını istedi. Sonra da yaşadığım köye dönmemi söyledi.

-- O noktaya kadar filmlerden , kitaplardan zihnime düşenlerle uydurdum da uydurdum ama eve dönme kısmında senaryom birden değişti. Daha doğrusu, hayalimde, yaşadığım köye döndüğümde avladığımız hayvanların etleriyle kurulan büyük bir sofra tarif ettim ancak Pınar'ın ''Ailenden kimse var mı?'' sorusuna hayır dedim çünkü..Çünkü ben evlat edinilmişim o insanlar tarafından. İçimden öyle söylemek geldi.

--Ruhların Yolculuğunu henüz okumamıştım ama regresyon deyince hep olağan dışı bir şey olacağını, zihnimde bir insanın belireceğini ve bana bir bilmecenin (Benim hayatımın amacı ne?) cevabını fısıldayacağını varsaymıştım. Öyle olmadı. Pınar çok uğraştı, bir sürü fikir verdi ama öldüğümü hayal ettikten sonrasını getiremedim.  Ne Ruhani rehberimi ne Tanrıyı göremedim. Kimse bana bir şey fısıldamadı. Hep '' Farzet ki dedi, ne derdi?'' minvalinde oldu konuşmalar.

--Elbette ağladım, kendimi çok bırakamasam da bırakmaya bu kadar yaklaşmak bile rahatlatıcıydı. O kadar yalnızız ve o kadar ihtiyacımız var ki kendimiz olmaya, içimizden geldiği gibi anlatabilmek çok iyi geliyor. Tuttuğun nefesi bırakmak gibi. Her türden terapinin insana iyi gelmesinde çok önemli bir faktör bu.

Yaklaşık 3 saat sonunda seans bitti. Aklım, ruhum karman çorman eve döndüm. Tahmin ettiğim gibi olmasa da şu evlat edinilmek konusu ve başka bazı ayrıntılarla meşguldü zihnim sürekli. Ertesi gün yoga dersim vardı. Sonunda on dakikalık derin gevşeme sırasında seans sırasında aklıma gelmeyen birçok ayrıntı gözümün önünde belirdi. Bir iki örnek vermek istiyorum: Benim ağlayan çocuklarla ilgili inanılmaz bir hassasiyetim vardır. Bendekinin beş katı da babamda bulunur öyle ki çocuk ağlaması duyduğumuz yerlerde çarpıntım filan oluyor o derece. Seans sırasında şöyle bir şey çıktı: 10 yaşlarında iken yaşadığımız yere bir baskın oluyor , anne-babam öldürülüyor, beni sakladıkları yerden çıktığımda ortalıkta ağlaşan küçük çocuklar görüyorum. Ben en büyüğüm ve hepsine göz kulak olmak zorunda kalıyorum. Çocuklar sürekli ağlıyor, kendi derdimi unutup onları susturmaya çalışıyorum ve bizi kurtarmaya gelen ve beni evlat edinen adamı ilk gördüğümde inanılmaz bir rahatlama hissediyorum. Bu sahneyi seans sırasında anlatmıştım, yogada üvey babamın bana anne ve babamın cesetlerini gösterdiğini ve ''Onlar öldü'' dediğini algıladım bir anda.

Peki sonuç??

Mucize yok; üzgünüm ama yok. Hep bildiğimiz , okuduğumuz şeyin yeniden yaşanması var:

''Bu bedende sürebileceğim tek hayat var; bu boy, kilo, aile, çocuklar, meslekle sürdürülecek tek hayat. O zaman neden korkuyorum? Rezil olmak, birilerinin beni sevmeme ihtimali, gülünç duruma düşmek, farklılıklarımı ortaya koyduğumda yadırganmak neden bu kadar önemli?? Işıl ışıl parlamak için tek gereken şey cesaret.''

Bunları kalpten hissetmek bana çok iyi geldi, 15 gün boyunca kendimi çok neşeli hissettim. Daha açık, esprili, keyifli, sosyal..Sonra yavaş yavaş eski halime döndüm:) Çünkü çok iyi anladım ki tıpkı spor ya da ibadet gibi; az ama her gün olacak bu iyilik için çabalamalar..

Bu deneyimi yaşayalı altı aydan fazla oldu, bana iyi geldi ama kesinlikle ruhunuzun kapılarını açmadan önce çok iyi araştırın ve ehil birine gidin.


Seans sırasında bol bol adı geçen Hüsnü Şenlendirici

Etiketler: ,