Bayram, Yaz, Bodrum'da Hayat

Yakamoz Pansiyon mazı

Zaman su gibi bile değil ışık hızıyla mı akıyor? Bana mı bir haller oldu (yaşlanmak gibi) , sanki takvim önde ben arkada ha babam koşuyorum ama mümkün değil yetişemiyorum. Günler uzun ama yıllar kısa kıvamına bu kadar çabuk mu geliniyor?

Geçen sene Ramazan bayramında kolumda bir kitle fark etmiş, Düzce'ye annemlere gitmiş, epeyce gerilmiştim. Döndüğümde ultrason, muayene vs derken bir on gün de öyle geçmişti , temmuz ayını bitirmiştim stres içinde.  Ne zaman bir yıl geçti de yine bayrama geldik?

Tatil kısa olunca hiç yollara dökülmedik ama Bodrum'da çok sıkıldık. Evde çekirdek aile olarak bile bayramlaşma isteği duymadık. Bir yaşlı bulup elini öpemedik, herkes havuzda denizde, tatil havasında. Site sakinleri bayramlaşmak için toplanırdı, bu sene site müdürü whatsup grubu kurdu, birer iyi bayramlar yazıp geçiştirdik anlayacağınız.  (Sahiden yaşlanıyoruz galiba)

Oğlanlar ve Ecem'in ekran bağımlılığından daral getirip pazartesi kendimi iş yerine attım. Serin serin, klimalar üflerken, sessizce oturmak iyi geldi. Son günü ise epey hareketli geçirdik.



Sabah erkenden Bodruma bir saat uzaktaki Mazı'ya hareket ettik. Arkadaş tavsiyesi ile gittiğimiz Yakamoz Pansiyon'da güler yüzle karşılandık ve '' gölgede şezlong'' bularak çok mutlu olduk (Bir de köy kahvaltısı diye önümüze beyaz domates ve sünger gibi salatalık koymasalar süper olacaktı). Öyle kuzu çevirme gibi güneşe yatıp önünü arkasını kızartan zavallı tatilci miyiz biz Allasen? (Espri yapıyorum) . Defalarca yazdığım gibi yazı zaten sevmem bir de 40 derece sıcakta beynimin yanmasından ayrıca nefret ederim. Gölgedeki şezlongları kapıp yayıldık ama çişti, mızmızlanmaydı derken uzun uzun keyif yapamadık elbette.



Denizin bazı kısımlarında bolca deniz makarnası (adını bilmiyorum, denizin dibinde uzamış bitkiler gibi, yosun da denebilir belki) vardı ama büyükler şu resimlerdeki pembe lastik simitle çok güzel oyalandı. Eren henüz suya çok mesafeli ayaklarını sokmakla yetindi.

Dört gibi toparlanıp Mazı'nın çarşısına indik. Kayabaşı restoran önündeki deniz tertemiz, cam gibi. Benim tekrar giyin-soyuna takatim kalmamıştı, çocuklar için iyi oldu. Yemeği de yiyip yola koyulduk.

O gün Karsu Dönmez konseri vardı. Eve geldiğimizde saat sekizi geçiyordu, yol boyu gitsek mi gitmesek mi diye düşündüm, sonra jeton düştü. Gitme imkanım var, çocuklarla koca bir gün geçirmişim, bana doymuşlar, yanımda eşlik edecek yeğenim var, ne duruyorum?? Atladık gittik. Onbeş dakika geç kaldık, Karsu piyanosuna yeni oturmuştu.

Sonraki iki saat ayin gibiydi. Amy Winehouse'un Türk sosu ile tatlandırılmış hali. Harika bir orkestra, sahnede kendinden geçen genç bir kadın, Bodrum kalesi..Çok güzeldi çok.




Karsu'dan sonra oldu battı balık yan gider diyip 4 yıldır ayak basmadığım Gümbet Barlar Sokağına daldık. Acayip bir ortam, çılgın bir atmosfer.  Bir tur atıp, dönüş yolunda da kaybolup eve geldiğimizde artık bayılmak üzereydim. Yeğen çoktan uyumuştu.

Kaldı 2 ay Bodrum yazından.

Etiketler: ,