Yaşlılık, Level'lar, Emre İle Derin Mevzular



Geçen hafta bir akşam üstü dedesi ile hastaneye geldi. Babamın işlerini hallettikten sonra eve benimle dönmek istedi. Yokuş aşağı arabayla iniyoruz, sağda yaşlı bir kadın yokuşu çıkamamış, bastonuna dayanmış, diyalog şöyle;

Ben: Gördün mü kadıncağız kalmış kenarda, çıkamıyor.

Emre: (Bir süre düşündükten sonra) Çok uzun yaşamak belki de iyi değil..Oyunlardaki levıllar gibi anne. Yani belli bir levıldan sonra oyunu bitirmen lazım..

Ben: Hımm.. (Afallamış) Yani hayat levıllardan oluşuyor , çocukluk birinci levıl, okul ikinci levıl di mi? Çok güzel söyledin canım (Evladım bir dahi diyen iç sesim)

Emre: İnsan kaç levıl yaşayacağını annesinin karnındayken seçiyor bence.

Ben: (Hayran ) Çok doğru söyledin

Emre: Bütün levıllar bitince oyunu bırakıyorsun çünkü oyunu yapan kişiye dönüşüyorsun

Valla, böyle bir cümle kurdu ama tam kelimeler bunlar mıydı ben mi böyle algıladım bilmiyorum ama bu konuşma beni benden aldı. ''Bu cümleleri unutmayacağım, günlüğüme yazacağım'' dediğimde o da bir günlük almak istedi. Bir-iki gün sonra ona bağırdığım bir anda '' Annemi ve babamı çok seviyorum ama bazen bana çok kızıyorlar'' yazmış, bana gösterdi.

Bu sabah da okul çıkışı onu almamı istedi, neden diye sorunca ''Çünkü sen çok güzelsin'' dedi ve durup ''Seni seviyorum'' diye ekledi. Şu ana-oğul aşkı gerçek galiba.

Yine bu sabah okuldaki ilk dersi kaçırdı, 08:15'de hala uyuyordu , uyandırmadım. Sabahın kör karanlığında okula gitmemizi isteyenler düşünsün. Daha ikinci sınıfta. Buçukta uyandı, rahat rahat çıktık evden, birlikte geç kağıdı almaya gittik. Müdür yardımcısı adını, soyadını, sınıfını, numarasını sordu. Tek tek söyledi. Baktım, Emre sahiden büyümüş.

Onu bırakıp işe giderken yol üstündeki simitçinin penceresinin ardında babamla Eren'i gördüm, kahvaltı ediyorlardı. Onlara öyle uzaktan bakmak çok tuhaf geldi. Çocuklar ilk üç yıl nasıl da bize ait gibi, her an yanımızdalar, sonra hiç fark ettirmeden kopuş başlıyor. Elbette sağlıklı olan bu yine de yaz sonundaki ilk serin rüzgarlar kışı hissettirir ya insana, anlıyorsun ki bir gün çocukların pılı pırtılarını toplayıp seni arkalarında bırakacaklar. Ömrün sohbaharı da o zaman başlamış mı olacak?

Etiketler: ,