Hala İnanamasam Da: Paris- Bölüm Bir



Paris'den döneli henüz 48 saat oldu; taze taze yazayım. Öncelikle gitmeye değer :) Euro beş lira olmasaydı iyiydi ama ne yapalım, bir süre daha böyle kalır herhalde. Üç gece dört gün için toplamda 5 bin lira civarında harcama yapmışız (otel-uçak dahil).  Müze gezmedik (Opera binası hariç) , afili restoranlarda yemedik, Eyfel'e çıkmadık . Bu fiyatın yarısını otele verdik; merkezi konumda , metroya çok yakın, kahvaltı dahil bir otel isterseniz daha ucuzu zor sanırım.

Bu bizim ilk yurt dışı seyahatimiz sayılabilir. (Benim Berlin gezilerim hep kardeşimde konaklamalı ve onun rehberliğinde oldu). İki sebeple tedirgindik: Yol-iz bulup gezmek ve çocukları bırakmak. İlk kez anne-baba olmadan 5 gece geçirdiler ve çok kolay olmadı onlar için. İlk gün Emre, ikinci gün Eren ''Bugün gelin'' diyerek ağladılar, babam '' Bileti öne alabilir misiniz'' diye sordu çarşamba günü. Epeyce huzursuz olduk, bir de ilk kez yabancı bir ülkede tek başımıza olmayı deneyimlediğimiz için gerildik. Eşimin sakin tabiatı, yol bulmadaki becerisi ve keyifli hali ise ne olursa olsun başka seyahatler planlamak konusunda cesaret verdi. Ben sevinçten havalara uçarım, o gerim gerim gerilir, sıkılır, '' Ne oldu yani Paris'i görünce'' der zannetmiştim; yanıldım. Şehri beğendi, ilginç çıkarımlarda bulundu.

Önemli bir dip notum daha var; dönemsel olarak kaygılıyım. Son birkaç yıldır böyle ataklarım oluyor. Küçük bir şey bir kaygı zincirini başlatıyor ve bir süre  devam ediyor. Yola çıkmadan önce çok gergindim. Öyle keyifle başlayamadım yolculuğa. Hep bir aksilik beklentisi vardı, olmayacak bu iş duygusu. Bu mevzu derin..Kurcalamak lazım.

Uçuşumuz salı sabahı 08:45 de olduğu için pazartesiden yola çıktık, Nerede kalırsak kalalım altıda havaalanında olmak zor olacaktı. ISG Airport otelde -sadece uyumak için para vermek zorumuza gitse de- kaldık. Servis bizi aldı ve sabah bıraktı. O açıdan çok rahat oldu.

Pegasus gidiş ve dönüşte hiç gecikmedi. Uçuşlar genel olarak rahattı, tek eksiğimiz yolculuk yastığıydı. Orly'ye doğru alçalırken tıpkı masal kitaplarındaki gibi sevimli, üçgen çatılı evler ve ormanlar görmek hemen farklı bir ülkeye geldiğimizi hissetirdi.

Orly'den otele nasıl gideriz diye Google haritalardan bakmıştım ama ilk etapta cesaret edemedik ve Uber çağırdık. Sorunsuz ve hızlıca otele ulaştık. Bizim tercihimiz (Özlem'in yardımıyla) Hotel Lorette oldu. Booking'de daha hesaplı seçenekler vardı ama Paris=Özlem olduğu için gönül rahatlığı ile bu oteli seçtik.
Tek kelime İngilizce bilmeyen Uber şoförümüz Mohamed direksiyonda iken Paris'le ilk tanışmamız. En kolay dil beden dili; el-kol işaretleri ile anlaştık. Nakit seçeneğini tercih etmemize rağmen sistem nedense kredi kartından çekti ücreti. Tek huzursuzluğumuz bu oldu.

Kutu gibi ama gayet yeterli ; Hotel Lorette

Odamıza çıkar çıkmaz resmen sızdık. İki saat kadar uyuduktan sonra en yakındaki restoranda kızarmış tavuk yedik ve vakit daha erken olduğu için metro ile Eyfel yoluna koyulduk. Paris'de ne yapılır, nasıl yapılır konulu epeyce yazı okumuştum. Pariste.net çok kapsamlı, harika bir kaynak, şu yazının çıktısını yanımda götürdüm. Ahmet Bey diyor ki:

''Paris’e ilk kez gelmişseniz gezinizeEyfel Kulesi ile başlasanız iyi olur. Benim önerim önce 6 numaralı metro ile Trocadéro‘ya gelmeniz, buradaki meydandan harika bir Eyfel manzarasıyla “Paris’e Hoş Geldiniz” havasını yakalamanız.''

Kesinlikle yerinde bir öneri; biz hata yaptık ve Trocadero'da değil metro haritasında tour Eiffel yazdığı için Bir-Hakeim durağında indik ve kuleyi ilk görüşümüz o kadar da büyüleyici olmadı. Üstelik Eyfel'in etrafında bir sürü bariyer vs vardı, akşam olmak üzereydi, soğuktu. Sırf İnstgram'da gördüğüm bir fotoğrafta yazdığı için Musee de l'homme'un olduğu tepeye doğru yürüdük GPS'e bakarak; meğer orası tam olarak Trocadero durağında inerek ulaşacağımız noktaymış!

En güzel açı, malesef Emre ile görüntülü görüşüyorum ve uyuyamıyorum diyerek ağlıyor

Eyfel'in ışıklı haliyle hipnotize olduktan ve ''Vay anasını sayın seyirciler'' dedikten sonra soğuk havaya daha fazla dayanamayıp bize en sevimli görünen Cafe Carette'ye kendimizi attık. Paris'de en beğendiğimiz yer burası oldu. Öyle bir havası vardı ki sanki açıldığı yıldan beri (1927 imiş) aynı masalar ve tabak-çanakla hizmet veriyorlar. Bu nokta çok dikkat çekici, turistik yerlerdeki kafelerin birinde bile İkea vb fabrikasyon bir ürün mesela plastik mama sandalyesi görmedik. Dekorasyon, kaşık-çatal her şeyde acayip bir ruh var, sanırım Paris'i Paris yapan önemli bir unsur bu.



Otele dönüp biraz lobide takıldıktan sonra hemen uyuduk ve ertesi sabah Fransız kahvaltısı ile tanıştık. Görüntüden ne hissettiğimiz anlaşılıyor diye umuyorum :)


Özellikle metro korkumuzu ilk günden yenmemiz çok iyi oldu. Uygulamalardan Paris Metro'yu indirmek ve otel dışında internet bağlantısına sahip olmak şart. Öyle haritadan bakıp metro kullanmak için ya dahi ya da müthiş azimli olmak lazım. Uygulamaya bindiğiniz istasyonu ve gitmek istediğiniz noktayı yazınca size farklı rotalar sunuyor. Mesela biz Saint Georges istasyonundan bindik ve hedefe Tour Eiffel yazdık. Uygulama gösteriyor, örneğin 6 numaralı hattın atıyorum Nation istikametine giden trenine binin, Montparnasse'da inip 12 numaralı hattın filanca istikametine giden trenine binin ve Bir-Hakeim durağında inin gibi.

Tek yön bilet 1.90 euro, dönüşü de alacağınız için 3.8 euro veriyorsunuz. Metro otomatlarında ticket plus seçeneğini seçiyorsunuz . Onlu bilet 14,9 euro. Şehri dolaşmanın sanırım en ucuz yolu metro. Otobüsü hiç denemedik. RER vb farklı hatlar var ama 3 gün için o kadar kafa yormadık doğrusu. 1,9 euroluk biletler bize yetti. Tek istisnamız dönüş için havaalanına giderken Orlyval isminde sadece havaalanına giden farklı bir trene bindik ve ona ayrıca 9.8 euro (bir kişi) ödedik. Bilet kontrol memuru ile tek karşılaşmamız Orlyval'a aktarma yaptığımız metro durağında oldu; yani biletleri atmayınız.

Çarşamba için Zafer Takı- Şanzelize- Louvre- Notre Dame Katedrali- Shakespeare and Company kitapçısı , perşembe içinse Montmarte Tepesi ve Opera Garnier planlamasını yapıp uyuyabilmemiz tamamen metro kullanabileceğimize inanmamız sayesinde oldu :)

Arkası yarın efendim, okuduğunuz için teşekkürler.



Etiketler: ,