Bazı Güzel Sabahlar


Yedi gibi çıktık evden. Bodrum'un parlak, yakıcı güneşi tam da mutfağımıza vuruyor sabahları. En güzeli dışarıda olmak. Kedinin kumunu temizlet (Emre, on kez hatırlattıktan sonra), terliklerini bulsunlar, bağrış-çağrıştan komşuları uyandırmasınlar derken kapağı Aktur Simitçisine attık. Ufacık bir dilim üçgen peynir 3.5 lira olmasa iyi tabi ama ne yapalım, Bodrumda yaşamak deyip geçiyoruz burayı. Sade poğaça , domatesi ve peyniri çıkarılmış mini pizza, çay, Eren'in okulda yaptığı resimlerin incelenmesi (üç bacaklı çöp adamlar uzaylıymış ve benim Ayşe öğretmen zannettiğim tepesinde yuvarlak olan çubuk basket potasıymış.) ve çikolatalı kurabiyesi gelince ''Şampiyona şeker geliyo'' demesine koptuktan sonra, saat sekiz olmadan okulun bahçesine giriyoruz.  Daha mutfak personeli bile gelmemiş.

Emre ve Eren o saatlerde büyülü bir ışıkla parlayan bahçede koştururken Patika'nın kitaplığını inceliyorum.



Böyle sabahları çok seviyorum...

Bu yayın, yaz tatili ve evde kimse olmaması nedeniyle bugün yanımızda olan Emre'nin benim cümlelerimi kayda geçirdiği ilk yazı olarak blogda yer alıyor

Etiketler: , , ,